Sabah otelde aldığımız kahvaltının ardından günümüz, Alsace bölgesinin karakteristik köylerinden biri olan Riquewihr ile başlıyor. Üzüm bağlarıyla çevrili tepelerin eteğinde yer alan bu küçük köy, renkli cepheli, ahşap çatılı evleri ve dar sokaklarıyla dikkat çekiyor. Riquewihr’in tarihi dokusu arasında yürürken yerel dükkânlara uğruyoruz. İki katlı geleneksel Alsace evleri, birbirinden farklı renkleri ve mimari detaylarıyla köyde dolaşırken göze çarpıyor. 1200 kişilik nüfusuna rağmen yılda yaklaşık 2 milyon ziyaretçiyi ağırlayan Riquewihr, kültürü ve mimarisiyle küçük ama oldukça canlı bir yerleşim. Riquewihr turumuzun ardından, rehberimiz eşliğinde kasabanın gizli köşelerini keşfederken fotoğraf molaları da veriyoruz. Ardından, kısa bir yolculukla Kayserberg kasabasına ulaşıyoruz. “İmparator’un Dağı” anlamına gelen Kayserberg, Orta Çağ’dan kalma surları, taş sokakları, yarı ahşap evleri ve tarihi kiliseleriyle Alsace bölgesinin özgün kasabalarından biri. Arnavut kaldırımlı yollarda yürürken geçmişle bugün arasında kurulmuş bir köprünün içinde gibi hissediyoruz. Nehir kıyısındaki taş köprü ve şehre adını veren kale kalıntıları, kasabanın önemli noktaları arasında yer alıyor. Kayserberg ziyaretimizin ardından Obernai'ye doğru hareket ediyoruz. Vosges Dağları'nın eteklerinde kurulu bu küçük kasaba, Alsace mimarisinin en iyi korunduğu yerlerden biri. Renkli cepheli evleri, kuleli yapıları ve hareketli meydanlarıyla dikkat çeken Obernai, hem tarihi hem de yerel yaşantısı açısından zengin bir atmosfere sahip. Obernai’de ilk olarak şehrin merkezi olan Place du Marché (Pazar Meydanı) geziyoruz. Bu meydanda, geleneksel Alsace evleri arasında yer alan Belediye Binası ve kulesi görülüyor. Ardından St. Peter ve St. Paul Kilisesi’ni ziyaret ediyoruz. Tarihî çeşmeler, kuleler ve çevredeki dar sokaklar boyunca yürürken yerel pastanelerden gelen tarte flambée (Alsace usulü pizza) kokuları eşliğinde küçük molalar veriyoruz. Burada bölgeye özgü ürünler satan dükkânlardan alışveriş yapabilmek adına bi serbest zamanımız olacak. Belirlenen vakitte akşam yemeği ve konaklama için otelimize doğru yola çıkıyuoruz.

Otelde aldığımız kahvaltının ardından Strasbourg’a doğru yola çıkıyoruz. Ren Nehri kıyısında yer alan bu şehir, Alsace kültürü ile Fransız etkilerini bir arada barındıran mimarisi ve tarihi dokusuyla ön plana çıkıyor. Aynı zamanda, Fransız Milli Marşı “La Marseillaise”in yazıldığı yer olmasıyla da tarihi bir değere sahip. Şehre varışımızla birlikte, ilk durağımız şehrin sembolü olan Notre-Dame de Strasbourg Katedrali. 1874 yılına kadar dünyanın en yüksek yapısı olma unvanını taşıyan bu görkemli yapı, gotik mimarinin Avrupa’daki en iyi örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Katedralin dış cephesindeki detaylar ve içindeki astronomik saat, yapının mimari zenginliğini gözler önüne seriyor. Katedralin hemen yakınında bulunan Rohan Sarayı, barok mimarisiyle dikkat çekiyor. Sarayın çevresindeki sokaklarda yürüyerek Kleber Meydanına ulaşıyoruz. Strasbourg’un en işlek noktalarından biri olan bu meydan, çevresindeki mağazalar, kafeler ve açık hava aktiviteleriyle canlı bir atmosfere sahip. Şehrin en çok ziyaret edilen bölgelerinden biri olan Petit France ise, ahşap karkaslı evlerin sıralandığı dar sokakları ve kanallar üzerindeki taş köprüleriyle adeta bir açık hava masalını andırıyor. Renkli ev cepheleri, çiçeklerle süslenmiş balkonlar ve suyun yansımaları eşliğinde Strasbourg’un bu geleneksel mahallesini yürüyerek keşfediyoruz. Strasbourg gezimizin ardından, Almanya sınırlarını geçerek Heidelberg’e doğru hareket ediyoruz. Renk tonları, düzeni ve mimarisiyle yüzyıllardır ziyaretçilerini büyüleyen Heidelberg, ünlü Alman şair Goethe’nin “ideal şehir” olarak tanımladığı yerlerden biri. Neckar Nehri kıyısında konumlanmış bu şehir, tarihi yapıları ve doğal çevresiyle sakin ama derin bir atmosfer sunuyor. Şehre varışımızla birlikte yürüyerek keşfedeceğimiz turumuz başlıyor. İlk durağımız Almanya’nın en uzun alışveriş caddelerinden biri olan Hauptstrasse. Bu cadde boyunca uzanan butik dükkânlar, kitapçılar ve kafeler eşliğinde keyifli bir yürüyüş yapıyoruz. Cadde bizi, şehrin merkezi olan Marktplatz Meydanına çıkarıyor. Meydanın ortasındaki çeşme ve çevresindeki tarihi yapılar, geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Ardından, tarihi Eski Köprü (Alte Brücke) üzerinden yürüyerek nehir manzarasını izliyoruz. Yürüyüş turumuzun son bölümünde, bir tepeye kurulu Heidelberg Kalesini görüyoruz. Şehre yukarıdan bakan bu kalenin taş duvarları ve kırmızı renkli cephesi, bölgedeki Rönesans mimarisinin güçlü bir örneğini sunuyor. Gezimiz sonrası akşam yemeği ve konaklama için otelimize geçiyoruz.

Otelde alacağımız kahvaltının ardından otelden çıkış yapıyor ve Stuttgart şehir turumuza başlıyoruz. Akabinde merkezde serbest zamanımız olacak. Belirlenen saatte buluşuyor ve İstanbul’a dönmek üzere Stuttgart havalimanına doğru yola çıkıyoruz. Havalimanına varıyoruz ve Türk Hava Yollarının TK 1706 sefer sayılı uçuşu ile saat 18:50’de hareket ediyoruz. İstanbul Havalimanı’na varış saatimiz 23:55