Kahvaltının ardından otelden ayrılıyor ve Kalkandelen’e doğru yola çıkıyoruz.İlk ziyaret noktamız Alaca Camii oluyor. Hayvan kanı, bitki kökleri ve yumurta akı karıştırılarak oluşturulan boya ile yapılmış iç ve dış süslemeleri sizleri büyüleyecek bir eser. İkinci olarak Harabati Baba Tekkesi’ni ziyaret ediyor ve Ohrid’e doğru yola devam ediyoruz. Osmanlı’nın Balkanlar’daki önemli üslerinden biri olmuş tarihi Ohrid şehrinde; 11 Asırlık çınar, Zeynel Abidin Paşa Tekkesi (Halveti Tekkesi), Ali Paşa Camii, Şehir Meydanı ve İnci Dükkanları ile meşhur Ohrid Çarşısı, Aziz Klement, Aziz Naum, Aziz Kiril ve Metodi heykelleri, Safranbolu’yu andıran sokakları, Ayasofya Kilisesi’ni görüyor hikayelerini dinliyoruz. Uzun bir serbest zaman sonrasında akşam yemeğimizi alıp otelimize yerleşiyoruz.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra dünya üzerinde cennetten bir yermiş gibi görünen Ohrid Gölü’nün kaynaklarından birisi olan Sveti Naum’a geliyoruz. Burada sükunet ve huzur içinde dolaşıyor ve St. Naum Manastırını da görüyoruz. Yolumuz üzerinde Arnavutluk’un petrol bölgesi Koçevo’nun petrol kuyularını görerek Unesco tarafından koruma altına alınan ve “Bin pencereli şehir” ünvanına sahip Berat’a varıyoruz. Burada tarihi köprüsünü, Sultan Bayezid Camii’ni, tekkesini ve tarihi sokaklarını keşfediyoruz. Yolumuza kaldığımız yerden devam edip Tiran’a varıyor ve akşam yemeği sonrasında otelimize yerleşiyoruz.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra 1614 yılında Süleyman Paşa tarafından imar edilen Tiran’da; Tiran şehir meydanı, Ethem Bey Camii, Saat Kulesi, Ulusal Müze, Üniversite Binası, Opera ve Bale Binası, meydanda bulunan ve Arnavutların milli kahramanı İskender Bey Heykeli, Parlemento ve Bakanlık binaları ile Cumhurbaşkanlığı Köşkünü görüyoruz. Bir sonraki durağımız 435 yıl Osmanlı hakimiyeti altında kalmış ve stratejik olarak Balkanların en önemli şehirlerinden biri olan İşkodra oluyor. Burada Ebubekir Camiinde mola verecek, trafiğe kapalı renkli caddelerinde kısa bir yürüyüş yapıp Hasan Rıza Paşa Anıtını ziyaret edeceğiz. Sonrasında İşkodra Gölü kıyısından seyrederek Arnavutluk’a veda edecek ve Karadağ’a geçeceğiz. Avrupa’nın en genç devletlerinden birisi olan Karadağ’da ilk durağımız Ülgün (Ulcinj) kasabası. Burada şehrin kalesine çıkacak, taş binaların ve sokakların arasında dolaşacak ve bir kahve molası vereceğiz. Bugün son durağımız eski şehir merkezi sanki bir Anadolu kasabası havasında olan Bar şehri. Yine burada kalesini, tarihi camileri ve tekkelerini görüp küçük çaşısında dolaşacağız. Akşam yemeğimizi alıp otelimize yerleşeceğiz.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Budva’ya doğru yolumuza devam ediyoruz. St Stefan adasını görüyor ve Budva’ya varıyoruz. Venedik mimarisi kaleyi, Napolyon'un yaptırdığı küçük hisarı, tarihi sokakları, şairler meydanını, 1100 yıllık Katolik Kilisesini ve Ortodoks Klisesini görüyoruz. Sıradaki durağımız bir Ortaçağ Venedik kasabası kimliğinde olan Kotor. Burada kaleyi, Silah Meydanı, Saat Kulesi, Utanç Sütunu, Aziz Trifun Katedrali, Zanaatçılar Sokağı, Tulumba Çeşmeleri, Aziz Luka Meydanını, Sırp Ortadoks Kilisesi ve Katolik Kilisesini görüyoruz. Kotor Körfezi boyunca yapacağımız yolculuğu sonrasında Bosna sınırına ulaşıyoruz. Dağların üzerindeki sınırı geçtikten sonra Bosna Sırp Cumhuriyeti sınırları içinde olan Trenbinje’de kısa bir mola veriyor, sonrasında yolumuza devam ediyoruz. Mostar’a varşımızla birlikte akşam yemeğimizi alıp otelimize yerleşiyoruz.

Kahvaltının ardından Neretva nehrinden toplanan taşlarla işlenmiş kaldırımlı Mostar Çarşısı, Koski Mehmet Paşa Camii’ni görüyoruz. Bu cami köprünün en güzel fotoğrafının çekildiği noktadır. Mostar Köprüsü, Tara Kulesi, Tabakhane Camii ve Kriva Cuprija’yı görüyoruz. Belirlenen saatte buluşup Sarı Saltuk tarafından kurulmuş olan bir huzur mekanı, Blagay Tekkesi’ni ziyaret ediyoruz. Burası Buna Nehri kaynağına 5 asır önce kurulmuş Alperenler Tekkesi. Sonraki durağımız Yugoslavya’nın kurucusu Josip Broz Tito’nun mareşal unvanını aldığı savaşın yapıldığı yer olan Jablanica’yı ve Tito’nun yıktığı köprüyü görüyoruz. Yolumuza devam ederek Konjic şehrine geliyor ve Neretva Nehri kenarına kurulmuş bu küçük şehirde 2. Dünya savaşı ve Bosna savaşında hasar görmüş ve tadilatı TC Karayolları ve Tika tarafından yapılmış Taş Köprüyü görüyor. Nehir kıyısında kısa bir yürüyüş yapıyor ve kahvelerimizi yudumluyoruz. Zümrüt yeşili renkli Neretva nehri boyunca devam eden yolculuğumuzda güzel beldelerin içinden geçerek Saraybosna’ya varıyoruz. Akşam yemeğimizi alıyor ve otelimize yerleşiyoruz.

Kahvaltının ardından Saraybosna gezimize başlıyoruz. İlk olarak savaş zamanı 4 yıl 4 ay süren Saraybosna Kuşatması esnasında kuşatmayı yaran ve şehrin bütün ihtiyaçlarının karşılandığı, şehre giriş çıkışların yapıldığı yaşam tüneli ve müzeyi ziyaret ediyoruz. Sonrasında Saraybosna şehir merkezine gelerek Kovaçi Şehitliğinde Alija İzetbeoviç'i ve şehitleri ziyaret ediyor, Başçarşı’ya iniyoruz. 18.yy Boşnak mimarisi ile yapılmış meşhur Sebil, Bakırcılar Sokak, Çarşı Camii, Moriça Han, Gazi Hüsrev Bey Camii ve Türbesi, Saat Kulesi, Osmanlı döneminden beri faaliyete devam eden Kurşunlu Medrese, Ortodoks Kilisesi, Ferhadiye Camii, Musevi Sinagogu, İsa’nın Kalbi ismiyle anılan Katolik Katedrali, Saraybosna gülleri (Savaş zamanı bir bomba ile birden fazla kişinin hayatını kaybettiği noktalar), 6 Nisan 1945'te Yugoslav ordusu tarafından Alman işgalindeki Saraybosna’nın kurtarılışı anısına yakılan Tito'nun ateşi olarak bilinen sönmeyen ateş, İstanbul’daki Mısır Çarşısını andıran Bezistan, 1. Dünya Savaşı'nın çıktığı yer olarak bilinen Latin Köprüsü, Fatih Sultan Mehmed adına yaptırılan Hünkar Camii, Bakır Baba Camii, Avusturya – Macaristan döneminde Hükümet Konağı (Belediye binası) olarak yaptırılan ve savaş dönemi yakılarak bir çok el yazması eserin kül olmasına neden olan Vjecnica (Viyeçnitsa) kütüphanesini görüyoruz. Serbest zamanımızdan sonra belirtilen saatte buluşarak Saraybosna Havalimanı’na hareket ediyoruz. Pasaport ve gümrük işlemlerinin ardından Türk Hava Yollarının TK 1026 sefer sayılı uçağı ile saat 20:40’da İstanbul'a hareket ediyoruz. İstanbul Havalimanına varış saatimiz 23:40.